28 Eylül 2014 Pazar

Yeni Ebeveyn Sendromu: Çocuğunla Birinci Çoğul Şahıs Ekiyle Konuşma

Ebeveyn olmak tarifi zor güzel bir duyguyken, anne babanın bünyesinde farklı farklı değişikliklere sebep olur. Bu değişikliklerin en eğlencelisi anne kişinin ya da baba kişisinin (genelde ikisi birlikte) konuşma şeklinin bir anda değişmesidir. Çocuğum yokken çocuklu kişilere  bu konuşma değişikliğinden dolayı sıklıkla güldüğüm doğrudur, fakat Arya doğduktan sonra anladım ki yeni ebeveyne sihirli değnek değmişcesine birşeyler oluyor ve kişi kolaylıkla kendisindeki genelde absürd olan değişikliklerin kolay kolay farkına varmıyor.

16 Eylül 2014 Salı

Çocuk Girişimci

Sene 1991 olsa gerek Bitez/Bodrum'un betondan çok uzak olduğu günler, o zaman her yer mandalina bahçesi. O sene her sene olduğu gibi ailecek kamp kurduğumuz yer Yalı Han'ına pansiyonda kalmaya gitmiştik. (Bir çeşit terfiydi aslında!).

Tatiller hep güzeldir ama o yaz tatilinin tadı hala damağımda,  pek güzel günlerdi!!! Güneşten kapkara olmuş cılız çocuk oraya buraya koşturur, hayatta ki en büyük derdi öğlen uykusuna bikinisinin üstünü çıkarmadan yatmak olan çocuk!!! ( uykudan bir uyanıyorum bikinimin üstü yok, başlıyor patırtı, neden çıkardın anne neden??? )

İşte gene güzel günlerin birinde sahilde arkadaşlarla yürüyüş yapıyoruz,yüzlerimiz güneşten yanık,saçlar ıslak. Bir de baktık birkaç çocuk denizden ve sahilden topladıklarıyla bir tezgah açmışlar. İsmini hatırlayamadığım arkadaşım (Bursalıydı, karavanda kalıyordu, benden bir yaş büyüktü?!?) ve ben tezgahı görünce çok heyecanlanmıştık, başladık çocuklarla pazarlığa. Tezgahı ne yapıp edip almalıydık, bizim olmalıydı. Öyle de oldu, sıkı pazarlığın sonunda iki ufaklığın cep haçlıkları birleşti ve çocukların bizimle birlikte tezgahta oturmaları şartıyla tezgah bizim oldu.

Çok kısa sürede denizden çıkan ürünlerimizi aile bireyleri haricinde herkese sattık (işte bu çok önemli!!!). Satıştan o kadar keyif almıştık ki babamla bir anlaşma yaptık. Bize kazandığımız para kadar ekstra para verecek ve 2. parti ürünlerimizi gidip Bodrum'daki incik boncukculardan seçecektik. Bodrum çarşıya gittik itinayla ürünlerimizi seçtik.



İkinci parti ürünlerimiz daha göz dolduran parçalardı. Heyecanla her gece tezgahımızı kuruyorduk. Turistlerde merakla tezgahımızı inceliyor ve ürünlerimizi alıyordu. Kısa sürede elimizdeki ürünlerin büyük bir çoğunu satmıştık. Hatta artık stratejik bile düşünmeye başlamıştık, Pazartesileri çıkmalayalım Bitez'de kimse olmuyor, Cuma güzel gün gibi satış ve verimlilik odaklı düşüncelerimiz gelişmişti.

Bu satış tecrübesi taaa ki ben midemi üşütene kadar devam etti. Bana da güzel bir çocukluk anısı olarak kaldı. Uzun yıllar bu anıyı ballandıra ballandıra anlattım.

Fakat sadece çocukluk anısı değilmiş! Hem ailemiz hem de tezgahtan ürün alan turistler ne kadar güzel yön vermişler bize. Ailemiz başta çakıl taşlarına verdiğimiz cep harçlığı için sonrasında bir tek ürün bile almadan tezgahı geliştirmemize yardım ederek destekçimiz olmuş. Ya tanımadığımız turistlere ne demeli, çocuk girişimcilere ''fakfuk fonu'' edasıyla yardım etmişler. Muhtemelen çocukların hevesi kırılmasın diye turistler parayla satın aldı deniz kabuklarını, aileler de para kazanmanın tadına varsın çocuklar  diye kendileri satın almadılar ürünleri ancak ikisi de bize güzel hayat tecrübesi vermiş oldu.

Kimbilir belki o sebepten Mimami Design' ı (tık tık) kurmuşuzdur.

Bol gülüşlü günler....

10 Eylül 2014 Çarşamba

Hastalık Mevsimi ve Bir KocaKarı Yöntemi Hikayesi


Türkiye'ye dönmek için günleri saymaya başladığımız bugünlerde (5 haftamız kaldı!!!!), hava bize ufak bir şaka yaptı ve 8 Eylül'de ilk kar yağışıyla kış ayına kocaman bir ''Merhaba'' dedik.  Ancak gene normale döndü (yupppiiii gitmeden gezebileceğiz) lakin!!!! 

Soğuyan havalar demek kreşe giden Arya'nın ister istemez daha az sokağa çıkması (hergün çıkıyor ancak süre yaz ayları kadar uzun olamıyor!!!) ve arkadaşlarıyla birbirlerine hastalık bulaştırması demek!!!, vallahi anlamıyorum bu işi. Geçenlerde Arya'nın burnu akıyordu, sınıfa onu almak için gittiğimde bir de ne göreyim '' yaşasın sümük kardeşliği'' ,'' yaşasın sümükle gelen baloncuklar'' şeklinde tüm çocuklar.

9 Eylül 2014 Salı

YENİ OKUL VE KREŞ DÖNEMİNE BAŞLARKEN


Aslında  toplamda 7 gün süren 2500 kilometrelik Kanada British Columbia araba yolculuğumuzu 21 aylık kızımızla nasıl başardığımızı anlatacaktım lakin?!?! 

Dün kızımı kreşten almaya gittiğimde yaşadığım bir tecrübenin başlayacak okul ve kreş döneminde Türkiye'deki ailelerinde aklında olması gerektiğini düşündüm.

Dün her zaman ki gibi öğleden sonra saat 15:00'te kızımı almak için kreşteydim çocuklar verilen yemeği çok beğenmiş olmalılar ki hala daha masada hapur hupur yemek yiyorlardı. Ben de kızımın yemeğini bitirmesini beklerken görevlilerden biri fire!fire!fire!
Mrs. TikiTaka©