Bazı bebekler, diliniz söylemeye varmasa da ‘zordur,mızmızdır,ağlaktır,şikayetçidir,nazlıdır’ yani huysuz’dur. Bu huysuzluğu anne babanın daha kabulleneceği şekle çevirecek olursak ı bebekler ‘ hassas ilgi isterler’ . Sürekli olarak hareket halindedirler. Siz onu beşiğine veya herhangi bir yere yatırırsınız, ancak onlar bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjiyle kıpır kıpırdır, maalesef mızıldanmaları tükenmez; yatırırsınız çığlığı basar, oturtursunuz kollarınıza gelmek için ağlarlar. Ancak kucağınıza aldığınızda susarlar...
Ebevyenleri bebeği sakinleştirmek için elinden geleni yapmayı denerler ama eğer bebeğin karakterinde huysuzluk varsa öncelikle anne baba şöyle bir geriye yaslanıp durumu kabullenecek. Bu bir eksiklik ya da zeka belirtisi değil yani ne iyi ne de kötü birşey. Evet insanın kendi bebeğine huysuz demesi maalesef kolay değil ki ben bunu çok çok iyi biliyorum ancak bu bebeğinizin huyu. Nasıl bebeğiniz sarışın ya da esmer olmuş önemi yoksa bunun da bir önemi olmuyor olmalı ve bebeğinizin ve kendinizin huzuru için durumu biran önce kabullenip , kendinizi ve bebeğinizi fazla zorlamadan bebeğinize göre yaşamaya başlamalısınız.
Doğal ebeveynlik ekolünün öncülerinden Dr. Sears hayatımıza sokmuş ‘hassas ilgi isteyen bebek’ kavramını, çok da iyi etmiş doğrusu. Kitabı çözüm olmasa da insan en azından okudukça yalnız hissetmiyor, kendi hatasıymış gibi görmüyor durumu ve sakin bir kabulleniş başlıyor. Yani en azından ben de öyle oldu diyebilirim. Şöyle ki, Arya zor bir bebek. Öyle beşiğine koy tepesine de oyuncağını as , oyuncak dönüp durdukça o da ona baksın hiç olmadı. Nasıl ilk 15 günlük evreyi atlattı gözler kocaman acıldı bizimde maratonumuz başladı, evin içinde dolanmalar beşikten alıp, ana kucağına koymalar, bacaklarımın üstünde yastıkta yatırmalar ama hepsinde illa ki bir ten teması olması gerekti. Arya aşırı ağlayan bir bebek olmadı() ama aşırı itirazcı olduğu eğer onun istemediği birşeyi yapıyorsan örneğin kafasına şapka veya bere takmak istiyorsan hemen gözlerini sana diker ve başlar ıhhhh ıhhhh diye direnmeye. Veya oturmaya başladığı sıralarda hele yanından ayrıl ‘nereye gidiyorsun hemşerim dercesine iki kolunu açıp, küçücük ellerini yumruk yapıp iki yana sallayarak ıhhh ıhhhh’ diyerek seni yanına oturturdu.Bir dönem bebek arabasına itiraz etti, kendisini Mei Tai ‘de tasıdık – gerçi bu durumdan ne ben ne Alican şikayetçiydi, bir dönem gündüz uykularında itirazları vardı anne kucağı haricinde hiçbir yer de yatmak istemezdi. Kısacası kendisi birazcık zor bir bebek, hiçbir zaman mutsuz değil, gülücükleri bol, güldü mü gözlerinin içi güler ama bizim balık kız koptu mu tam kopar. Hal böyle olunca ben gene verdim kendimi okumalara ve o zaman karşılaştım Dr. Sears ve ‘fussy baby’ kavramıyla, dilimize ‘hassas ilgi isteyen bebek’ olarak çevrilmiş, önce kitabı sipariş ettik ve kitap gelene kadar Arya’nın davranışlarını izlemeye başladık, bazı yönlerden özellikler Arya’ya uymasa da, Arya’nın beklentilerini anlamak açısından bize çok yardımcı oldu.
Peki Dr. Sears hassas ilgi isteyen bebek profilinin başlıca özellikleri nasıl tanımlamış:
• Aşırı hassastırlar: Bu bebekler çevrelerinde olup bitenin tamamıyla farkındadırlar ve ani değişikliklerden hiç hoşlanmazlar. Arya jetlag olmadı ama Kanada’ya geldiğimiz ilk 1.5 ay ağlamasını buna yoruyorum, alışamadı yavrucak.
• Sürekli kucak isterler Durmaksızın hareketlilik bu bebeklerin hayat biçimidir. Onlar her zaman kollarda ve göğüstedirler ve nadiren yatakta yatmayı kabul ederler. Öyle, besleyip altını değiştirdikten sonra yatağına yatırılmak asla onların tarzı olamaz. Sürekli kucakta taşınmak ya da ellerinden tutularak yürütülmek isterler. Kucağa alındıklarında ise en sevdikleri pozisyonu alana dek uzunca bir süre kıvranırlar. Kendilerini arkaya atma eğilimleri vardır, bu yüzden taşırken özel bir dikkat gerektirirler. Arya sürekli kucak istemedi ama her istediğinde sağolsun belli etti, anlaması kolay oldu.
• Kendi kendilerine rahatlayamazlar Bu bebekler kendi kendilerine sakinleşemez ve uyuyamazlar. Annenin kucağı koltuk, memesi emziktir onlar için. Babanın göğsü de yatak... Ancak sallanarak, pışpışlanarak, gezdirilerek sakinleşir ve uyurlar. İyice dalmadan, pozisyon değişikliğini hemen fark ederler ve yaygarayı basarlar. Ani bir ses, odanın ısısı, ışığın az yada çok olması, üstüne örtülen battaniyenin değiştirilmesi bile onların uykudan uyanmasına neden olabilir. Uyku,anne kucağı,anne memesi bize uyuyor.
• Sürekli ilgi isterler Düzenli yemek ve uykunun programlanması gibi terimler de bu bebekler için çok uzaktır. Kendi yataklarında yatmayı kesinlikle reddederler. Uyuyabilecekleri tek yer anne babalarının yanıdır ve geceleri sık sık uyanırlar. Gündüzleri ise nadiren uyuyarak anne babalarını ödüllendirirler. Her iki ya da üç saatte bir emzirilmek isterler. Genellikle memeden geç kesilmekle şöhret yapmışlardır. Bırakılsa üç yaşına kadar emebilirler. Yemekleri ise özel bir tören gerektirir. Birkaç lokmadan sonrasını yedirmek neredeyse imkansızdır ve öyle her şeyi yemezler. Seçicidirler! Bu bize kısmen uyuyor.