28 Aralık 2013 Cumartesi

Anne & Baba Önerisi Vol 2

Bebekler için uyku eğitimiyle ilgili yazılan hangi kaynağı okursanız, uykudan önce hoş, sakinleştirici müzikler kullanın derler. Ben de yaklaşık bir yıldır o sakinleştirici müziği arıyorum ama gel gör ki bana kalırsa piyasada satılan dönenceler, uyku arkadaşları, youtube daki ninniler hepsi ikinci dakikadan sonra bebeği rahatsız edecek derecede kulak tırmayama başlıyor, tabiri caizse çıngıl çıngıl üstelik bazı bebekler öyle iki pışpışla uyumuyor ( bir zamanlar bizimki, zaman zaman hala bizimki) dolayısıyla anne ve baba da (artık o geceki şanslı kimse!!!) kafa kalmıyor.

24 Aralık 2013 Salı

Şimdi Zamanı Geri Çevirsem: Sadece 12 Ay 21 Gün






Birkaç zaman önce tanıdığımız iki yakın çift yeni anne ve baba oldular, hoş geldiniz Cemal ve Yaman bebekler, mutlu ve sağlıklı yaşamlarınız olması dileğiyle.
Bebek haberlerini alınca nedense bir duygulandım aslında bu herşeye duygulanma olayı doğumdan sonra oldu. Anne dediğin sulu gözlü olurdan yola çıkarak annelik mertebesinde hızla ilerliyorum sanırım ama durum hiç iyi değil, galiba sonunda Arya'nın ilk at kuyruklu saçı, yok ilk resmi gibi şeylere gözlerim dolacak ya hayırlısı bakalım.
Lafı uzatmadan asıl konuya geleyim, bu doğum haberlerinden sonra düşündüm tekrar ilk annelik günlerine dönsem neleri yapardım diye bakın ortaya ne çıktı;

18 Aralık 2013 Çarşamba

Anne & Baba Öneresi Vol 1

Bu kitaplar Aryatorik kızımın 1 yaş doğumgünü hediyeleri ve çok sevdi, bakmaya doyamadı.

16 Aralık 2013 Pazartesi

Hayat Kurtaran Şarkılar Vol:2 Yorgun Savaşçı Anne Babalar İçin Gelsin


Bu şarkı dün gece balık kızları saat 00:00 uyanıp 2:33'de uyuyan, uykusuzluktan zombiye dönmüş yorgun şavaşçilar Alican ve bana gelsin bakayım.
Arya hanımkızım, yawrum,evladım geceleri uyanma yani uyan ama böyle uyanıp 500 saat uyumamazlık yapma emi annem!!!!



10 Aralık 2013 Salı

Bir Annenin Yeni Yıl Listesi

Quebec

Yeni yıl yaklaşırken buralarda her yer süslendi, karın yağmasıyla birlikte romantik yılbaşı filmlerindeki ışıklı görüntüleri görmeye başladık, ben de 'isteyenin bir yüzü kara, vermeyen iki' diyerek, yeni yıl dileklerimi göndermek istiyorum evrene. Belli mi olur, belki biri kabul olur!

4 Aralık 2013 Çarşamba

Karlar Ülkesi: Kanada











Aslında bu yazı 2 hafta önce yazılan ve bir türlü yayınlanamayan bir yazı, yazıldığında 20-25 cm kar yağmıştı, yayınlandığında ise 37 cm.

29 Kasım 2013 Cuma

Hastagiller

Hu huuuu bu bir deneme yazısıdır. Zira bu uygulamayı telefonuma yeni indirdim, size benim akıllı bıdık telefonumdan yazmaktayım, bakalım uygulamanın kullanımı nasılmış ???
Bizden haber vermek gerekirse,

25 Kasım 2013 Pazartesi

Hayat Kurtaran Şarkılar Vol:1

Sıkıcı günün güzel şarkısı




12 Kasım 2013 Salı

Ziller Çaldı ve Kreşli Hayat Başladı

Bizim balık kız kreşe başladı, kimine göre biraz erken gelebilir ancak bize göre uygun sınırlar çerçevesinde hanımkızım okullu oldu. Arya’nın zamanı gelince (Alican’ın deyimiyle) yuvadan uçacağını ve kreşe gideceği konusunda, konuşmadan anlaşmıştık. Zamanı gelmekten ne anladığımızı biraz açayım;
bize gore annenin bebeğiyle iyi iletişim kurabilmesi ve devam ettirebilmesi için belli bir süreden sonra ayrı sosyal hayatlara doğru yelken açması, her iki taraf için olmazsa olmazlar arasında, ancak bu süreyi ve şeklini belirlemenin anneye ve bebeğe bağlı olduğu kanaatindeyim.Yani bu benim için yarım gün Arya’nın kreşe gitmesi ve benim okula gitmem şeklinde olurken, sizin için bebeğinizi annenize bırakıp arkadaşlarınızla buluşmak şeklinde olabilir .

29 Ekim 2013 Salı

Baba Bizi Kampa Götür








Bu yazıyı merakla bekleyen arkadaşlarımız olduğunu biliyorum, bu bir kamp yazısıdır, ‘ben çadırda kalamam, böcekti, taştı uğraşamam, tatile çıktığımız zaman kokteylimiz neredeydi’ diyorsanız baştan söyleyelim aşağıda Alican’ın anlattıklarından sıkılacağınız kesin ama bizim gibi tatilin her türlüsünü sevenlerdeniz başka türlü bir tatil tecrübesiini de bu yazıda bulacaksınız.

22 Ekim 2013 Salı

Ağlamak Serbest








 Siz de benim gibi tatile çıkmadan alışveriş yapıp, yenilerden giymeyi sevenlerdenseniz gelin şöyle sağ tarafa. Ama bu sefer herşey son dakikaya kalmıştı, Türkiye’ye gidecek olmanın heyecanı ya da birazcık yorulmanın sonucu diyebilirsiniz. Hal böyle olunca uçuşumuzun olduğu gün aldığımız ürünü değiştirmek için sabahın köründe alışveriş merkezine koştuk , koştur koştur giderken Aryacım bastı yaygarayı ve o sırada kozmetik standlarının tüm güzelleri kafa kafaya vermiş dedikodu yaparken bir anda Arya’ya döndüler ve ooom tatlı şey, ooo minik şey diye sevgi sözcüklerini sıralamaya başladılar.

20 Ekim 2013 Pazar

Sarı Sonbahar








Yaz buralarda kısa oluyor malum. Biz de bu kısa süreye biraz daha ekleme yapalım dedik ve Türkiye tatilimizi Eylül ortasına getirip yazın son demlerini memlekette geçirdik:)
3 hafta gibi uzun, Alican ve benim senelerdir yapmadığımız, mevcut rutinlerimizden birazcık sıyrıldığımız, Arya'nin maceralarıyla dolu, bol bol sevdiklerimizi gördüğümüz ,yaşadığımız her ilginç olayda bana gene yazacak konu çıktı dediğim,hareketli,güzel bir tatil oldu.

3 Eylül 2013 Salı

Masal Bu Ya, Oldu Ya!






 Masallar gerçek oluyor galiba, aman maaşallah diyeyim, dağlara taşlara diyeyim:). Benim balık kızım Aryatorik memede uyuma alışkanlığını bırakalı 1 ay olmak üzere, hala tamamen kendi kendine uyuyamasa da çok ama çok ilerleme var.
 Bu alışkanlığı bırakınca hayatımızda ciddi değişiklikler oldu, nasıl mı??? Mesela bugün benim 6 çocuk annesi, tontiş kankam Ercillia’yı ziyaretten dönüyoruz (tabii ki ziyaret saatleri Arya’nın uykusuna göre ayarlandı ama 30 dakikacık bir şaşma oldu). Bizim hanımkızın uykusu geldi hemen, Alican’la bulduğumuz ‘ türk sanat müziği söyleyerek uyutma’ yöntemine başvurduk. Hanımkız oto koltuğunda önce bi mıkırdandı sonra kendi kendine gözlerini kapadı biz de “gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar” şarkısını söylemeye devam ettik(başladık mı susmamız zor oluyor hatta konuşmalarımızı da şarkı söyleyerek yapıyoruz:)).Yetmedi 15 dakika sonra eve geldiğimizde Alican, uyuyan Arya’yı kucağına alıp yatağına bile yatırdı,bizim kızda şekerlemesinden tam kalkması gereken saatte kalktı.

Peki bu süreç daha önce nasıl oluyordu bir de ona bakalım:

31 Ağustos 2013 Cumartesi

#çocukistismarınahayır

Bu yayınım, üyesi olduğum "İnternetanneleri" web sayfasından kopyalanarak yayınlanmaktadır.

Konuyla ilgili söylenecek birçok şey var ancak ülkemizde ne yazık ki bu ve benzeri konular tabu olarak kalmaya devam ediyor. Konuşulmadıkça, yazılmadıkça, paylaşılmadıkça da bu şekilde devam edeceğinden korkuyorum.

Seminere gidemeseniz bile aşağıdaki bilgilere göz atmanızı rica ederim.


*****************************








Tüm dünyanın ve Türkiye’nin çok önemli sorunlarından biri; ”çocuk istismarı ve çocuklara karşı cinsel taciz“ .

Türkiye’de son on yılda rapor edilen çocuk istismarı sayısı 250 binin üstünde. Ve yetmiyormuş gibi, dünya suç sıralamasında da ülkemiz 3. sırada. En son verilere göre; sadece 2012 yılında Türkiye genelinde çocuklara karşı cinsel istismar için rapor edilen vak’a sayısı yaklaşık 19.000. 5–10 yaş arası çocukların yüzde 55′i , 10-15 yaş arası çocukların yüzde 40′ı aile içi istismara maruz kalıyor. Toplum baskısı, aile tepkisi gibi kavramlar yüzünden kayıt dışı olan gerçek sayının ne olduğu ise hiç bilinmiyor.

Ayrıca böyle bir suça, küçücük bedenlerin tüm yaşamını etkileyecek böyle ağır bir travmaya biçilen ceza oranları kamu vicdanını tatmin etmiyor. Böyle bir haksızlığın çocuklarımız üzerindeki etkisini hiç bir yasal / toplumsal kınama gidermiyor.

Uzmanlar, “Çocuğunuzun istismara uğradığını anlayabilmek için, davranışlarına dikkat etmelisiniz. Aslında her çocuk yaşadıklarının sinyallerini farklı şekillerde verir. Uyku, altını ıslatma, yabancılaşma, korku, agresif ve tanımlanamaz ani değişimler, ürkmeler ve daha pek çok şekilde…” diyor. Anne babanın dikkati, bilinçlenmesi çocuklarımız için bir kere daha önem kazanıyor. Ülkemizde ve dünyada ciddi bir toplumsal sorun olan çocuk istismarında, koruyucu ve önleyici çabaları en az yasal uygulamalar kadar önemli buluyor, başlangıç noktası olarak aile bilinçlenmesini seçiyoruz.

◦Cinselliği çocuklarımıza kaç yaşında ve nasıl anlatmaya başlıyoruz?
◦Sahip olduğumuz bilgiler ve donanımdan emin miyiz?
◦Cinsel istismar nedir ve nasıl farkederiz?
◦Farkedildiğinde neler yapılmalı?
◦Toplumda karşılaştığımız örnekler nasıl sonuçlanıyor?
◦Kanunlar ne diyor? Hukuki süreç nasıl işliyor?
İşte tüm bu soruların cevabı ve önce aile sonra toplum sağlığımızın devamı için bir araya geliyor ve sizi 8 Eylül 2013 Pazar günü Fikirdenk.com organizasyonuyla ücretsiz bir bilinçlendirme seminerine davet ediyoruz. İçinde yaşadığımız topluma ve gelecek nesillerin sağlıklı yetişmesine bir katkımız olsun diye düzenlediğimiz bu semineri tamamen gönüllü bir uzman ekiple gerçekleştirmeyi planlıyoruz.

Anne babalara ve çocuklara özel ilk alışveriş kulübü olan unnadó′nun sponsorluğunda düzenlenen bu seminere katılım ücretsiz olacak ve kısıtlı kontenjan için kayıt yapılacaktır.

Uzman Psikolog Pınar Mermer, Avukat Seray Uysal ve Avukat Ebru Arayan bilmek istediğimiz her konuda bizi aydınlatmak için seminerde konuşmacı olarak yer alacak.

Seminere gelemeyen ancak katılmak isteyenler için İnternet Anneleri olarak online katılım desteği vereceğiz.

Katılmak isteyenlerin iletisim@fikirdenk.com adresine isim-soyad ve cep telefonu bilgisini içeren bir e-posta göndermesini rica ediyoruz. Seminere katılımınızın nasıl olacağını (toplantıya gelerek ya da online olarak) belirtmeniz büyük önem taşıyor . Verdiğiniz bilgilere göre kontenjan dahilinde size geri dönüş yaparak iletişim kuracağız .

Katılan herkesin desteğini toplumsal ve bireysel bilincin arttırılması yönünde atılacak önemli bir adım olarak görüyoruz. Sosyal medyada #çocukistismarınahayır etiketiyle duyurularımızı ve bundan sonraki paylaşımlarımızı takip edebilirsiniz. Gönüllü sosyal girişimlerden biri olan bu organizasyona, paylaşımınız ve katılımınızla destek vermenizi arzu ediyoruz.

Seminer günü görüşmek üzere !

Program akışı :

◦10.00 – 11.30 Uzm. Psk. Pınar Mermer sunumu
◦11.30 – 11.45 Kahve molası
◦11.45 - 12.15 Avukat Serya Uysal & Avukat Ebru Arayan sunumu
◦12.15 – 13.00 Soru- cevap bölümü
Katılım için her türlü detay ve kayıt : iletisim@fikirdenk.com



20 Ağustos 2013 Salı

Uçuyoruz, Uçuyorlar

 Havaalanına sessiz sedasız gelmiştik ancak aklımızda acabalı sorular yer alıyordu. Arya’nın ilk uçuş deneyimleri çok ufakken olduğu için herhangi bir sıkıntı yaşamamıştık , her ne kadar Türkiye- Kanada uçuşumuz uzun olsa da (toplam 16 saat) Aryatorik memeyi aldıktan sonra hiçbir şeyi dert etmemişti.
 Ama Montreal uçuşumuzda durum farklı, benim balık kızım artık emekliyor ve bulduğu her yerde ayakta durmak istiyor. Ayrıca dikkati en ufak bir çıt sesiyle dağıldığı için öyle ‘tak göğsüne bebeği, herkes rahat etsin’ durumları maalesef olamıyor.
 İşte nasıl olacak sorusu akıllardayken, Arya ve Max bilet kontrolünde annelerinin kucaklarında birbirleriyle tanıştılar.

6 Ağustos 2013 Salı

Anne Sütü



  Her annenin sütü bebeğine yeter demişti telefondaki çocuk doktoru Canan hanım, o zamanı hatırlıyorum da Aryatorik`le ilk uçak maceramızı yaşayıp İzmir`e gitmiştik. Yolculuk çok güzel geçmişti, sakin, huzurlu... Ama eve geldiğimizde 2 aylık bıdık ağlamaya bir başlamış kimseler de susturamamıştı.
İşte o zaman komşu teyzeler,ablalar,anneanne,babaanne derken herkes gelip gidip bence bir anneye sorulabilecek en zor sorulardan birini sormuşlardı "acaba sütün yetmiyor mu???".

22 Temmuz 2013 Pazartesi

Anne Baba Olmak








“Kelebek bir defa kanatlandı mı, bir daha asla tırtıl haline gelmez”
Colin Wilson


 Bu haftasonu anne ve baba olarak konumuz “ne çabuk büyüyor bu çocuk”idi. Küçük doğdu halbuki, aldığımız hiçbir kıyafet olmadı kendisine Lohusalıktan olsa gerek herşey üstüne bol geliyor diye bile üzülmüştüm:) şimdi fotograflara bakıyorum da zaman ne kadar çabuk geçip gidiyor.

17 Temmuz 2013 Çarşamba

Huysuz Olan Kim Bakalım

Bazı bebekler, diliniz söylemeye varmasa da ‘zordur,mızmızdır,ağlaktır,şikayetçidir,nazlıdır’ yani huysuz’dur. Bu huysuzluğu anne babanın daha kabulleneceği şekle çevirecek olursak ı bebekler ‘ hassas ilgi isterler’ . Sürekli olarak hareket halindedirler. Siz onu beşiğine veya herhangi bir yere yatırırsınız, ancak onlar bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjiyle kıpır kıpırdır, maalesef mızıldanmaları tükenmez; yatırırsınız çığlığı basar, oturtursunuz kollarınıza gelmek için ağlarlar. Ancak kucağınıza aldığınızda susarlar...







Ebevyenleri bebeği sakinleştirmek için elinden geleni yapmayı denerler ama eğer bebeğin karakterinde huysuzluk varsa öncelikle anne baba şöyle bir geriye yaslanıp durumu kabullenecek. Bu bir eksiklik ya da zeka belirtisi değil yani ne iyi ne de kötü birşey. Evet insanın kendi bebeğine huysuz demesi maalesef kolay değil ki ben bunu çok çok iyi biliyorum ancak bu bebeğinizin huyu. Nasıl bebeğiniz sarışın ya da esmer olmuş önemi yoksa bunun da bir önemi olmuyor olmalı ve bebeğinizin ve kendinizin huzuru için durumu biran önce kabullenip , kendinizi ve bebeğinizi fazla zorlamadan bebeğinize göre yaşamaya başlamalısınız.
Doğal ebeveynlik ekolünün öncülerinden Dr. Sears hayatımıza sokmuş ‘hassas ilgi isteyen bebek’ kavramını, çok da iyi etmiş doğrusu. Kitabı çözüm olmasa da insan en azından okudukça yalnız hissetmiyor, kendi hatasıymış gibi görmüyor durumu ve sakin bir kabulleniş başlıyor. Yani en azından ben de öyle oldu diyebilirim. Şöyle ki, Arya zor bir bebek. Öyle beşiğine koy tepesine de oyuncağını as , oyuncak dönüp durdukça o da ona baksın hiç olmadı. Nasıl ilk 15 günlük evreyi atlattı gözler kocaman acıldı bizimde maratonumuz başladı, evin içinde dolanmalar beşikten alıp, ana kucağına koymalar, bacaklarımın üstünde yastıkta yatırmalar ama hepsinde illa ki bir ten teması olması gerekti. Arya aşırı ağlayan bir bebek olmadı() ama aşırı itirazcı olduğu eğer onun istemediği birşeyi yapıyorsan örneğin kafasına şapka veya bere takmak istiyorsan hemen gözlerini sana diker ve başlar ıhhhh ıhhhh diye direnmeye. Veya oturmaya başladığı sıralarda hele yanından ayrıl ‘nereye gidiyorsun hemşerim dercesine iki kolunu açıp, küçücük ellerini yumruk yapıp iki yana sallayarak ıhhh ıhhhh’ diyerek seni yanına oturturdu.Bir dönem bebek arabasına itiraz etti, kendisini Mei Tai ‘de tasıdık – gerçi bu durumdan ne ben ne Alican şikayetçiydi, bir dönem gündüz uykularında itirazları vardı anne kucağı haricinde hiçbir yer de yatmak istemezdi. Kısacası kendisi birazcık zor bir bebek, hiçbir zaman mutsuz değil, gülücükleri bol, güldü mü gözlerinin içi güler ama bizim balık kız koptu mu tam kopar. Hal böyle olunca ben gene verdim kendimi okumalara ve o zaman karşılaştım Dr. Sears ve ‘fussy baby’ kavramıyla, dilimize ‘hassas ilgi isteyen bebek’ olarak çevrilmiş, önce kitabı sipariş ettik ve kitap gelene kadar Arya’nın davranışlarını izlemeye başladık, bazı yönlerden özellikler Arya’ya uymasa da, Arya’nın beklentilerini anlamak açısından bize çok yardımcı oldu.

Peki Dr. Sears hassas ilgi isteyen bebek profilinin başlıca özellikleri nasıl tanımlamış:

• Aşırı hassastırlar: Bu bebekler çevrelerinde olup bitenin tamamıyla farkındadırlar ve ani değişikliklerden hiç hoşlanmazlar. Arya jetlag olmadı ama Kanada’ya geldiğimiz ilk 1.5 ay ağlamasını buna yoruyorum, alışamadı yavrucak.
• Sürekli kucak isterler Durmaksızın hareketlilik bu bebeklerin hayat biçimidir. Onlar her zaman kollarda ve göğüstedirler ve nadiren yatakta yatmayı kabul ederler. Öyle, besleyip altını değiştirdikten sonra yatağına yatırılmak asla onların tarzı olamaz. Sürekli kucakta taşınmak ya da ellerinden tutularak yürütülmek isterler. Kucağa alındıklarında ise en sevdikleri pozisyonu alana dek uzunca bir süre kıvranırlar. Kendilerini arkaya atma eğilimleri vardır, bu yüzden taşırken özel bir dikkat gerektirirler. Arya sürekli kucak istemedi ama her istediğinde sağolsun belli etti, anlaması kolay oldu.
• Kendi kendilerine rahatlayamazlar Bu bebekler kendi kendilerine sakinleşemez ve uyuyamazlar. Annenin kucağı koltuk, memesi emziktir onlar için. Babanın göğsü de yatak... Ancak sallanarak, pışpışlanarak, gezdirilerek sakinleşir ve uyurlar. İyice dalmadan, pozisyon değişikliğini hemen fark ederler ve yaygarayı basarlar. Ani bir ses, odanın ısısı, ışığın az yada çok olması, üstüne örtülen battaniyenin değiştirilmesi bile onların uykudan uyanmasına neden olabilir. Uyku,anne kucağı,anne memesi bize uyuyor.
• Sürekli ilgi isterler Düzenli yemek ve uykunun programlanması gibi terimler de bu bebekler için çok uzaktır. Kendi yataklarında yatmayı kesinlikle reddederler. Uyuyabilecekleri tek yer anne babalarının yanıdır ve geceleri sık sık uyanırlar. Gündüzleri ise nadiren uyuyarak anne babalarını ödüllendirirler. Her iki ya da üç saatte bir emzirilmek isterler. Genellikle memeden geç kesilmekle şöhret yapmışlardır. Bırakılsa üç yaşına kadar emebilirler. Yemekleri ise özel bir tören gerektirir. Birkaç lokmadan sonrasını yedirmek neredeyse imkansızdır ve öyle her şeyi yemezler. Seçicidirler! Bu bize kısmen uyuyor.

13 Temmuz 2013 Cumartesi

Akıllı Telefonlu Anneler




Kanada’ya geldiğimizden beri ben ve Alican uzun zamandır bırakmış olduğumuz sosyal medyaya biraz biraz ısınmaya başlamıştık ki Gezi Parkı olayları aile hayatımızın gündemine bomba gibi düştü. Yeri geldi bir elimizde Arya, bir elimizde telefonlarımız, facebook ve twitter’da paylaşım yapar olduk.
Günlük hayatlarımızın ayrılmız bir parçası olan telefonlar, elektrikli ev aletleri, baz istasyonları, vb. başta yorgunluk, hafıza kaybı, kanser ve beyin tümörü gibi daha birçok rahatsızlığa neden olabiliyor.

10 Temmuz 2013 Çarşamba

Ey Emzik?!?!?!






 Nereden bilebilirdim ki senin güçlü emme güdüsü olan bebeklerin annelerinin kurtarıcısı olduğunu. Daha önceleri çocuğun ağzına susturucuyu takıyorlar diye düşünürken, özellikle Kanada’ya geldiğimiz ilk günlerde emzik kullanan bebeklere gıptayla bakar hale gelmiştim. Çünkü Arya’nın gaz sancıları bitmiş olmasına rağmen günün büyük bir çoğunluğunu ağlayarak geçiriyordu, tam 1.5 ay ağladı, yeri geldi sabahtan akşam yatana kadar, yeri geldi 45 dakika artık ağlamaktan kıpkırmızı olana kadar. İşte o zamanlar ilk günlerde uzak durduğum emzikten, acaba sakinleşir mi rahatlar mı diye, medet umsam da küçük hanım emzik kullanmayı tercih etmedi – hala emzik yerine iki ayaklı emzik olan beni tercih ediyor. Ama ben çaresizlik içinde çırpınırken kendime güzel bir emzik koleksiyonu yaptım. Aslında İstanbul’da zaten Arya’nın emzik kullanmayacağını anlamıştım ancak serde acemi annelik olunca, bir umutla acaba damaklı mı kullanmalıyım, kauçuk mu derken koleksiyonu yapıvermişim.

21 Mayıs 2013 Salı

Maceraya Başlarken




Aslında herşey küçük bıdık AryaTorik'e uyku eğitimi vermek için yaptığım internet araştırmalarıyla başladı. O kadar çok blog, makale ve yorum okuyup üzerine de itinayla seçilmiş kitapları bitirdikten sonra bir de baktım ki ben blog okumaktan bu kadar çok keyif alıyorsam,paylaşmaktan kim bilir nasıl keyif alırım. AryaTorik daha 2.5 aylıkken gelmişiz Kanada'nın Edmonton şehrine, hava sıcaklığı -19, yerler kar ve maceralarımız başlamış. AryaTorik büyürken başımıza neler geliyor, ailecek yeni neler öğreniyoruz, nerelerde hatalar yapmışız, Amerika kıtasının bebek ve çocuk bakımına yaklaşımı gibi konuları sizlerle paylaşmak istiyorum. Hem de geribildirimleriniz sayesinde maceramız farklı sulara yelken açacaktır. Ve macera başlasın....
Mrs. TikiTaka©